|
http://www.kibrisgazetesi.com/index.php/cat//col/119/art/9711
Avustralya'daki Kıbrıslı Türkler ve Temsilcilik... Zaman zaman yurt dışında yaşayan soydaşlarımızın durumlarına değinirken, içimiz nedense cız ediyor. Niceleri var ki, vatan hasretiyle yanıp tutuşmuş, öldükten sonra da bu topraklara bile gömülmek kısmet olmamıştır. Niceleri var ki, 1974 savaşından sonra ellerindeki, avuçlarındakilerini buraya taşımış, yatırım yapmış, sonra da pişman olmuşlardır. Niceleri var ki, 'keşke gelmez olaydım' diyerek, küskün ve dargın ayrılmışlardır. Kimileri, bir daha dönmemek üzere arkasına bile bakmadan çekip gitmiştir. Öyleleri de var ki, uğradıkları haksızlıklardan dolayı 'Kıbrıs' adını duymak dahi istememektedir. Ama siz oralara gittiğinizde, konuşup görüştüğünüzde ister istemez heyecan duyarlar, ne kadar da dargın olsalar, başlarını çevirip gitmezler. KKTC'de bulunan Avustralya Türk İş Konseyi Başkanı Hüseyin Mustafa, bir süreden beri burada bir dizi temaslar, görüşmeler yapmaktadır. Avustralya'da Kıbrıslı Türkler için 'Temsilcilik' istemektedir. Mustafa, KKTC'nin artık 60 bin vatandaşın yaşadığı Avustralya'da resmi seviyede temsil edilmesinin, o ülkede yaşayan vatandaşlar ve siyasi güç açısından önemli olduğunu ifade etti. Hüseyin Mustafa haklıdır. Orada bir temsilcilik çoktan oluşturulmalıydı. İngiltere'den sonra Kıbrıslı Türklerin en fazla yaşadığı bir ülkedir Avustralya. Mesafenin uzak ve de pahalı olması nedeniyle oralardan buralara, buralardan oralara gelip gidenlerin sayısı o kadar da fazla değildir. Ama geldiler mi de, buranın havasını doya doya teneffüs ederler, her türlü olumsuzluk ve pahalılığa karşın günlerini gün etmeye çalışırlar. Sanki de dünyaya yeniden gelmiş olurlar. Çünkü uzun yılların hasretliği vardır içlerinde. Yıllar önce geride bıraktıkları akraba ve dostlarını görebilmek için can atarlar, çırpınıp dururlar. Şu kısacık ömürde onlar için en büyük mutluluk budur. Lefkoşa'da, Girne'de, Mağusa'da, Güzelyurt'ta, öteki kent ve köylerde sokakta yürürken tanıdık yüz arayıp dururlar. Rastladıklarında gözlerinin içi parlar, yüzlerini bir sevinç kaplar. Bu tür tablolara hasrettirler. Avustralya'da bunları yaşayabilmek mümkün değildir. Melbourne'da oturan kardeşim Türkay anlatmıştı bir defasında. "En büyük isteğim biliyor musun nedir? Evimden işime, işimden evime giderken selam verip selam alacak birilerini görebilmektir" demişti. Gerçi şimdilerde Kıbrıs'ta selam verip selam alabilecek fazla adam kalmadı ya, o ayrı mesele!.. Şu Kıbrıs öyle bir adadır ki, hiç umulmadık ülkelere insan göçü yarattı. Ama o göçlerin en yoğun olarak yaşandığı ülkelerin başında İngiltere, sonra da Avustralya gelmektedir. Göçlerin nedenlerini yeniden sıralayacak değiliz. Burada işler yolunda gitmiş olsaydı, Rumlar adayı Yunanistan'la birleştirme hayalleri peşinde koşup da silaha sarılmasalardı, geçim derdi olmasaydı, kim göç ederdi?.. Kim kendi toprağını terk ederdi?.. 21 Aralık 1963'te Kıbrıslı Türkleri yok etmeyi amaçlayan Akritas Planı'nın uygulamaya konulmasıyla Kıbrıslı Türkler zora girmiş, güç koşullar altında göç etmek durumunda kalmışlardı. Başpiskopos Makarios, Türkleri Avustralya'ya göndermek için seferber olmuş, 5 dakika içinde pasaport temin etmelerini sağlarken, oradaki fabrikalarda iş bulmalarını dahi ayarlamıştı. Rum ve Yunanlıların sahip oldukları fabrikalarda çalışacaklar ve bilet paraları da her ay maaşlarından kesilecekti. İşte öyle bir çark kurulmuştu... Yazımı noktalamadan Hasan Hastürer dostum girdi içeriye. Hoş sohbetten sonra Avustralya'daki Kıbrıslı Türklerden konu açıldı. Dedi ki, 60 senede sadece iki cenaze geldi Avustralya'dan buralara... O insanlara sahip çıkmak, en kısa sürede temsilcilik açmak gerek. Evet; bu konularda kim ne derse desin, Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Turgay Avcı'nın, Avustralya'ya gerçekleştirdiği ziyareti unutmamak lazım. Ziyaretin kaça mal olduğu gibi tartışmalar kısır döngüden ibarettir. Önemli olan Avustralya'daki soydaşlarımız ile KKTC arasında bir köprü kurabilmek, bu iletişim çağında kendilerine sahip çıkabilmektir. Sonuçta kazançlı çıkacak olan hem onlardır, hem de burası. Rumlar her yıl hiç aksatmadan 'Kıbrıs Dışında Yaşayan Rumlar Sempozyumu' gerçekleştirirken, bunun yararlarını görmekte, Kıbrıs'a olan bağlarını güçlendirmeye çalışmakta, bunun için her yolu denemekte ve dayanışma örneği sergilemektedirler. Karşı taraf bunları yapar ve nice yararlar elde ederken, bizim hiç mi yeteneğimiz yoktur?.. Bir zamanlar iyi saatte olsun, Nejat Konuk döneminde 'Dış Türkler Sempozyumu' gerçekleştirilmişti. Ondan sonra ne ses, ne seda... Gelinen noktada dış Türkler konusunda bir devlet politikasının oluşturulması kaçınılmazdır. Daha yakın ve sıcak ilişkiler kurarak, bunun meyvelerini toplamak pek de zor olmasa gerek. Sadece Avustralya'da değil, yurt dışında yaşayan tüm Kıbrıslı Türklerin sesine kulak verilmelidir. Onları daha fazla küstürmeyelim, daha fazla arayı açmayalım!..
|